İngilizce içindeki powered ne anlama geliyor?
İngilizce'deki powered kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte powered'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İngilizce içindeki powered kelimesi enerjisi ile çalışan, güç, kuvvet, melekeler, yetiler, güç, enerji, elektrik, güç, yetki, iktidar, güç sağlamak, enerji sağlamak, güç vermek, hak, fiziksel beceri, beceri, yetenek, devlet, etkili kişi, güç, akım, mekanik enerji, üst, kuvvet, ilahi kudret anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
powered kelimesinin anlamı
enerjisi ile çalışanadjective (as suffix (given energy by) (elektrik, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Adam has an electrically powered car. |
güç, kuvvetnoun (force) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) He used the sledgehammer with great power, splitting the log with a single blow. Balyozu öyle büyük bir kuvvetle indirdi ki, kütüğü bir vuruşta ikiye ayırdı. |
melekeler, yetilerplural noun (faculties, esp. mental) (akli, vb.) (çoğul isim: Birden fazla varlığı ya da kavramı ifade eder.) Although he was a great writer, towards the end his powers waned. |
güç, enerjinoun (energy) (pil, vb.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) This battery still has power. ⓘBu cümle, İngilizce cümlenin çevirisi değildir. Pilin güç seviyesini kontrol etseniz iyi olur. |
elektriknoun (electricity) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The house lost power for three hours last night. We had to use candles and couldn't watch TV. Dün gece üç saat süreyle elektrik kesildi. Mum yakmak zorunda kaldık ve televizyon izleyemedik. |
güçnoun (lens) (mercek, gözlük camı, vb.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) That lens has a power of 10x. ⓘBu cümle, İngilizce cümlenin çevirisi değildir. Bu merceğin gücü nedir? |
yetkinoun (authority) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The owner of the company has the power to fire any workers if he needs to. |
iktidarnoun (political control) (siyasi güç) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) After winning the election, the democrats took power. |
güç sağlamak, enerji sağlamaktransitive verb (supply energy to) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) The wind powers the electrical generator. Rüzgâr jeneratöre enerji sağlamaktadır. |
güç vermektransitive verb (figurative (drive, give energy to) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) The midfielder powered the winning football team to victory. |
haknoun (law: right) (hukuk) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The law says that the landlord has the power to evict you from the house if you don't pay the rent. |
fiziksel becerinoun (physical ability) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) He doesn't have the power to lift his arm over his head. |
beceri, yeteneknoun (faculty, ability) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) She seems to have the power to make everyone fall in love with her. |
devletnoun (nation) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) France was once a great power, and remains highly influential in world affairs. |
etkili kişinoun (figurative (powerful person, group) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) He is the real power in that government, not the prime minister. |
güçnoun (military force) (askeri) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The army used overwhelming power to defeat the enemy. |
akımnoun (physics: energy transfer) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) In physics, power is a measure of energy transfer during a time period. |
mekanik enerjinoun (mechanical energy) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The internal combustion engine creates power for cars. |
üst, kuvvetnoun (math) (matematik) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Two to the power of three (2³) is eight. |
ilahi kudretplural noun (divinity, deity) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) May the celestial powers grant you long life! |
İngilizce öğrenelim
Artık powered'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.
powered ile ilgili kelimeler
İngilizce sözcükleri güncellendi
İngilizce hakkında bilginiz var mı
İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.