Fransızca içindeki signé ne anlama geliyor?
Fransızca'deki signé kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte signé'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki signé kelimesi işaret, gösterge, belirti, işaret, im, belirti, işaret, burç, işaret, işaret, işaret dilinde, belirti, emare, işaret, gösterge, imzalı, işaret, işaret, hareket, işaret, ima, işaret, işaret, belirti, belirti, gösterge, alamet, hareket, başlama işareti, alâmet, işaret, belirti, ima, onay işareti, burç, el hareketi, el işareti, imzalamak, imza atmak, imzalamak, imza atmak, işaret dili kullanmak, imzalamak, imzalamak, imzalamak, onay vermek, imzalamak, yapmak, el sallayış, el sallama, el sallamak, el sallamak, artı işareti, tepki, ayırt edici özellik, çağırmak, haber vermek, ayırt edici özellik/işaret, iletişim kurmayı reddetmek, baş sallama, kafa sallama, İkizler burcu, deyim, eşit işareti, eşittir işareti, el işareti, eksi işareti, işaret etmek, davet etmek, el sallayarak durdurmak, el sallamak, belirgin/belirleyici özellik, müjde, haberci, işaret, tehlike işareti, müjdeci, haberci, işaret, işaret, işaret etmek, işaretle çağırmak, el etmek, başla selam vermek, el kol hareketi yapmak, uğramak, el ile işaret etmek, işaret vermek, işaretle bildirmek, başıyla selam verme, işaret etmek, haç çıkarma anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
signé kelimesinin anlamı
işaret, gösterge, belirtinom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Des nuages roses au crépuscule sont souvent signes de vent. ⓘCette phrase n'est pas une traduction de la phrase originale. Yarın fırtına çıkacağına dair işaretler var. |
işaret, im(de ponctuation) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Tu dois mettre un signe de ponctuation à la fin de chaque phrase. Cümle sonlarına noktalama işareti koymanız gerekir. |
belirti, işaretnom masculin (spirituel, prémonitoire) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
burçnom masculin (astrologique) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) C'est quoi ton signe ? Je suis Lion. Burcun nedir? Benimki Aslan. |
işaretnom masculin (de la main) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le signe que Ken nous a fait indiquait qu'il allait bien. |
işaretnom masculin (en langue des signes) (işaret dili) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le signe de la femme sourde indiquait qu'elle conduirait. |
işaret dilindenom masculin (langue des signes) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Tu sais quel est le signe pour "chat " en langue des signes américaine ? |
belirti, emarenom masculin (hastalık) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il montre des signes de diabète. |
işaretnom masculin (Mathématiques) (matematik) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Oui, trois cents, mais quel signe ? Plus ou moins ? |
göstergenom masculin (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Son implication dans le projet est un gage réel de qualité. |
imzalı(contrat, lettre) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
işaretnom masculin (geste) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le clin d'œil de Frederica était un signe que tout s'était déroulé comme prévu. |
işaret
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
hareket, işaret(moyen d'exprimer) (el, kol, baş, vb.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il leva les mains, signe universel de capitulation. |
imanom masculin (indication) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il y avait un signe dans les yeux de Sam qui disait qu'il savait ce dont il parlait. |
işaretnom masculin (qui incite à l'action) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La hausse des prix des denrées alimentaires était un signe qui annonçait une rébellion parmi le peuple. |
işaret, belirti
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) A-t-il donné la moindre indication qu'il comptait nous aider ? |
belirti, gösterge, alamet
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Cette éruption cutanée peut être la manifestation de plusieurs problèmes. |
hareket(el, kol, baş) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Sans un mot, il a fait un petit mouvement de la tête, l'invitant à se rapprocher. |
başlama işareti
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les coureurs attendaient le signal du départ. |
alâmet, işaret, belirtinom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Janice a vu un chat noir ce matin ; elle pense que c'est un bon présage (or: signe). |
ima
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Donald a donné peu d'indices sur ses intentions. |
onay işareti(familier) (baş parmakla) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) J'ai commencé à tiré sur la corde dès que j'ai vu que Lisa m'avait fait signe ok (or: signe que c'était bon). |
burçnom masculin (astroloji) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il croit beaucoup aux affinités entre les gens en fonction de leurs signes astrologiques respectifs. |
el hareketi, el işareti
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Kate appela son amie d'un geste de la main. |
imzalamak, imza atmak(un document) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il a signé le formulaire au bas de la page. Formun alt kısmını imzaladı. |
imzalamak, imza atmakverbe intransitif (document) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il a signé à l'endroit indiqué. |
işaret dili kullanmakverbe intransitif (en langue des signes) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Elle a une sœur qui est sourde, alors elle sait signer. |
imzalamakverbe transitif (un contrat, un accord,...) (anlaşma, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il a fini par signer après avoir délibéré pendant quelques semaines. |
imzalamakverbe transitif (kitap, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La vedette de cinéma a signé beaucoup d'autographes ce jour-là. |
imzalamakverbe transitif (kontrat, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le gouverneur a signé le projet de loi et l'a adopté. |
onay vermekverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
imzalamak(kitabını, fotoğrafını, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Les joueurs ont dédicacé (or: signé) des photos aux fans après leur entraînement. |
yapmak(un accord) (anlaşma, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Les deux parties ont signé un accord. |
el sallayış, el sallamanom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Amanda adressa un signe (or: un geste) de la main à Tim en passant. ⓘCette phrase n'est pas une traduction de la phrase originale. El sallayışından aslında hiç de gitmek istemediği belli oluyordu. |
el sallamak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Elle l'a vu faire un signe de la main du bout de la jetée. ⓘCette phrase n'est pas une traduction de la phrase originale. Ona, el sallayarak veda etti. |
el sallamak(birisine) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Brent a salué ses fils de la main en approchant de la maison. |
artı işareti
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
tepki
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
ayırt edici özellik
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Elle a eu l'honneur d'être leur toute première cliente. |
çağırmak(un taxi) (taksi, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le portier va vous héler un taxi. |
haber vermek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Je cherche une chambre à louer : si vous entendez parler de quelque chose, contactez-moi. |
ayırt edici özellik/işaret
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La marque (or: Le signe distinctif) de Patricia est sa chevelure rousse. |
iletişim kurmayı reddetmek(birisiyle) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
baş sallama, kafa sallama
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Tom salua l'audience d'un signe de tête. |
İkizler burcu
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
deyim(rare) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
eşit işareti, eşittir işaretinom masculin (Mathématiques) (matematik) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le professeur de mathématiques a dit à ses élèves d'écrire les réponses après le signe égal. |
el işaretinom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
eksi işaretinom masculin (Mathématiques) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Sur un clavier, le signe moins et le trait d'union sont interchangeables. |
işaret etmek(birisine) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Matilda tenta de faire signe à son mari qui se tenait à l'autre bout de la pièce. |
davet etmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Nous lui avons fait signe de nous rejoindre à notre table. |
el sallayarak durdurmak(araç) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Julie était perdue et n'avait pas de signal sur son portable ; elle a dû faire signe à une voiture qui passait de s'arrêter. |
el sallamak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Les spectateurs firent un signe d'adieu de la main au train tandis qu'il quittait la gare. |
belirgin/belirleyici özellik
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le rire distinctif d'Eugene était son signe caractéristique. |
müjde(mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
haberci, işaretnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le ciel qui s'assombrissait était un signe annonciateur de la violente tempête à venir. |
tehlike işareti(mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
müjdeci, habercinom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les rouges-gorges sont un signe avant-coureur fiable du printemps. |
işaret(mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
işaretnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
işaret etmek, işaretle çağırmak, el etmeklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le Roi fit signe à sa domestique de lui servir à boire. |
başla selam vermeklocution verbale (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Sarah a salué son amie d'un signe de tête. |
el kol hareketi yapmaklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Adam ne dit rien, il fit juste un signe. |
uğramaklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Fais-moi signe la prochaine fois que tu passes dans le coin. |
el ile işaret etmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
işaret vermek, işaretle bildirmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Harry a fait signe à Jasmin qu'il était temps de partir. |
başıyla selam verme(teşekkür) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le signe de tête de l'acteur à son réalisateur, alors qu'il recevait la récompense, était une expression de sa gratitude. |
işaret etmeklocution verbale (birisine bir şey yapması için) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) En hochant la tête, le patron fit signe à Frances de continuer son explication. |
haç çıkarmanom masculin (Religion) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il fit le signe de croix en pénétrant dans l'église. |
Fransızca öğrenelim
Artık signé'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
signé ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.