Fransızca içindeki enfants ne anlama geliyor?
Fransızca'deki enfants kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte enfants'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki enfants kelimesi çocuk, çocuk, evlat, toy kimse, bebek, ürün, çocukken, çocuk, bızdık, çok genç kimse, çocuk, emanet kimse, çocuk, evlat edinme/nüfusuna geçirme, dadı, bakıcı, resmi olmayan, gayri resmi, çok kolay, çocuk oyuncağı, şımarık/arsız çocuk, bebek, oturak, lazımlık, kimsesiz/yetim çocuk, başka bir bebekle karışmış çocuk, tek çocuk, terkedilmiş çocuk, harika çocuk, dahi çocuk, evlatlık kız, evlatlık oğul, gayri meşru çocuk, örnek çocuk, şımarık çocuk, arsız çocuk, şımarık/arsız çocuk, evlatlık çocuk, çocuk istismarı, tek çocuk, ailenin tek çocuğu, kolay iş, basit iş, ele avuca sığmamak, çocuk doğurmak, doğum yapmak, çocuk sahibi olmak isteyen, çocuk isteyen (kadın), kampa katılan kimse, çocuk suistimali, çocuk sahibi olmak, çocuk cinsel istismarı, fazla çaba harcamamak, bebek beklemek, kolay iş, basit iş, kolay iş anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
enfants kelimesinin anlamı
çocuknom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Un enfant a besoin d'amour. |
çocuk, evlatnom masculin (fils, fille) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Nous venons d'avoir notre premier enfant. İlk çocuğumuz doğdu. |
toy kimse(personne immature) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il agit vraiment comme un enfant. Il devrait avoir plus d'égards pour son entourage. |
bebeknom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'enfant (or: Le bébé) est né il y a quelques mois seulement. |
ürün(figuré) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le racisme est le fruit de l'ignorance. |
çocukken
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Enfant, Harry avait peur des chiens mais plus tard, il est devenu vétérinaire. |
çocuknom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
bızdık(küçük çocuk, gayri resmi) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les enfants ne sont-ils pas mignons quand ils jouent ? |
çok genç kimsenom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ce n'est qu'un enfant ; on ne peut s'attendre à ce qu'il comprenne la bourse. |
çocuknom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) En tant que mère célibataire, Hélène a dû élever deux enfants seule. |
emanet kimse
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
çocuk(familier) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Stacy aime rendre visite à des amis lorsque les gamins sont à l'école. |
evlat edinme/nüfusuna geçirme(d'un enfant) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les parents qui considèrent l'adoption devraient en connaître les coûts. |
dadı, bakıcı
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
resmi olmayan, gayri resmi
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) L'ambiance détendue (or: décontractée) du lieu le mit à l'aise. |
çok kolay, çocuk oyuncağı
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) C'est tellement facile à faire, c'est un jeu d'enfant, vraiment. |
şımarık/arsız çocuk(familier, péjoratif) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La nièce de Rodney est vraiment une sale gosse : elle ne nettoie jamais sa chambre et a le droit de faire tout ce qu'elle veut. |
bebek
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le nourrisson (or: le bébé) était étendu dans le berceau. |
oturak, lazımlıknom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il commence tout juste à aller sur le pot. |
kimsesiz/yetim çocuk
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Edward Jones a fondé une maison pour les enfants abandonnés et vagabonds en 1872. |
başka bir bebekle karışmış çocuk
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
tek çocuknom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
terkedilmiş çocuknom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
harika çocuk, dahi çocuknom masculin et féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
evlatlık kız
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Valerie est l'enfant que les Johnson ont en placement chez eux. |
evlatlık oğul
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le garçon que Sally a en placement chez elle s'appelle Nathan. |
gayri meşru çocuk
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Cette fille est une enfant naturelle (or: illégitime) : elle n'a jamais rencontré son père. |
örnek çocuk
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) J'étais un enfant modèle. J'avais de bonnes notes et je ne donnais aucun problème à mes parents. |
şımarık çocuk, arsız çocuk(gündelik dil) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
şımarık/arsız çocuk
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Si tu cèdes à tous ses caprices, il va devenir un enfant gâté. |
evlatlık çocuk(koruyucu aile tarafından bakılan) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
çocuk istismarınom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les travailleurs sociaux et les enseignants doivent faire attention à d'éventuels signes de maltraitance sur enfant. |
tek çocuk, ailenin tek çocuğu
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ma mère est enfant unique, mais mon père a cinq frères et sœurs. |
kolay iş, basit işnom masculin (figuré) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'installation du nouveau logiciel a été un jeu d'enfant, aucun problème ! |
ele avuca sığmamak(mecazlı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ce garçon est vraiment pénible. |
çocuk doğurmak, doğum yapmaklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Helen a donné naissance à un enfant à l'âge de 43 ans. |
çocuk sahibi olmak isteyen, çocuk isteyen (kadın)(resmi olmayan dil) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
kampa katılan kimse(en colonie de vacances) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
çocuk suistimalinom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ne pas subvenir aux besoins de base d'un enfant est une forme de négligence envers l'enfant. |
çocuk sahibi olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Mon bon ami m'a dit que sa femme et lui prévoient d'avoir un enfant bientôt. |
çocuk cinsel istismarınom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Un homme de 36 ans a été inculpé d'abus sexuel sur enfant pour avoir pris des photos indécentes d'enfants. |
fazla çaba harcamamak(familier) (bir işte) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il réussit en maths sans se fouler. |
bebek beklemek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ma femme est enceinte. |
kolay iş, basit işnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ce travail sera un jeu d'enfant. On va faire ça en quarante-cinq minutes. |
kolay iş(familier) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Trouver une place de parking a été du gâteau. |
Fransızca öğrenelim
Artık enfants'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
enfants ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.