Endonezya içindeki kelelawar ne anlama geliyor?

Endonezya'deki kelelawar kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte kelelawar'ün Endonezya'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

Endonezya içindeki kelelawar kelimesi yarasa, Yarasalar anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

kelelawar kelimesinin anlamı

yarasa

noun

Tom meninggal akibat rabies setelah tergigit kelelawar.
Tom bir yarasa tarafından ısırıldıktan sonra kuduzdan öldü.

Yarasalar

Daha fazla örneğe bakın

Misalnya, ada fosil berbagai jenis makhluk bersayap—burung, kelelawar, dan pterodaktil yang punah.
Örneğin, kuşlar, yarasalar ve soyu tükenmiş pterodactyluslar gibi türlü uçan yaratıklara ait fosiller mevcuttur.
”Kepada Tikus Celurut dan kepada Kelelawar
“Köstebeklere, Yarasalara
Tapi tak kusangka, " Bocah Kelelawar " muncul.
O arsız yarasanın, ortaya çıkacağını nereden bilebilirdim ki?
Pokok materi [ adalah ] sungguh-sungguh diserang dalam kepala pada sisi kiri berpihak pada satu pemukul / kelelawar atau menendang atau satu neraka [ dari ] satu pukulan sulit / keras.
Kadavranın kafasının sol kısmına bir sopayla vurulmuş ya da tekme veya çok sert bir yumruk atılmış.
Buronan kelelawar ini terus mengincar pelabuhan proyek-proyek dan perumahan sekitarnya.
Bu Yarasa denen kanunsuz, durmaksızın limanı ve varoş gibi yerleşim yerlerini hedef alıyor.
Orang macam apa ada kelelawar di otaknya?
Nasıl birinin beyninde... yarasalar olabilir?
Mamalia asli negeri ini hanyalah beberapa jenis kelelawar dan beberapa mamalia laut yang besar, termasuk paus dan lumba-lumba.
Yeni Zelanda’da memeli hayvan türlerinin sayısı çok azdır. Bunlar balina ve yunus gibi bazı deniz memelileri ile birkaç tür yarasadır.
Kemudian sekumpulan kelelawar mengejarku sampai ke jalanan.
Bir yarasa sürüsü beni sarıp, cadde boyunca kovaladı.
Kelelawar punya sonar.
Yarasaların sonarı vardır.
Seperti... kelelawar.
Mesela... yarasalar.
Aku makan kelelawar di Laos.
Laos'da yarasa yedim.
Tom meninggal akibat rabies setelah tergigit kelelawar.
Tom bir yarasa tarafından ısırıldıktan sonra kuduzdan öldü.
Kami butuh antenamu untuk menyingkirkan kelelawar.
Yarasalardan kurtulmak için anteninize ihtiyacımız vardı.
Kelelawar, semut, lumba-lumba.
Yarasalar, karıncalar, yunuslar.
Mereka menembaki kelelawarnya.
Yarasalara ateş ediyorlar.
Kelelawar membiarkanmu datang dan menyambar mereka.
Beyzbol sopalarıyla gelip vurabiliyorsun.
Kelelawar.
Yarasaları diyorum.
Seperti banyak spesies lainnya, kelelawar-hidung-babi menentukan lokasi dengan menggunakan gema sewaktu berburu serangga.
Diğer birçok yarasa gibi Kitti’nin domuz burunlu yarasası da böcek avlarken yönünü yankıyla bulur.
Dan di sini Alice mulai jadi agak mengantuk, dan kemudian berkata kepada dirinya sendiri, dalam mimpi semacam cara, " Apakah kucing makan kelelawar?
Ve burada Alice oldukça uykulu almak için başladı ve bir rüya gibi, kendi kendine söyleyerek gitti şekilde sıralama, ́kediler, yarasalar yemek musunuz?
Darah Man-Bat mengandung DNA manusia... yang dipadu dengan ekstrak materi genetik kelelawar.
İnsan Yarasa'nın kanında bir yarasadan alınmış genetik materyalle insan DNA'sının bileşimi var.
Tidak heran, beragam tanaman di hutan hujan mengandalkan kelelawar untuk menyebarkan serbuk bunga atau menyebarkan benih.
Dolayısıyla yağmur ormanlarındaki bazı bitki türlerinin varlığı, yarasaların çiçeklerini tozlaştırmasına ve tohumlarını dağıtmasına bağlıdır.
Dan di Jepang, ratusan kelelawar menyerang pesawat dan menjatuhkannya ke laut.
Ve Japonya'da, yüzlerce yarasa bir uçağa toplanarak okyanusa indirdiler.
koloni kelelawar besar-besaran,... terlihat di atas New Jersey Turnpike.
New Jersey paralı otobanında büyük bir yarasa kolonisi görülmüş.
Ada " Kelelawar Lain di Gotham ".
Gotham'da başka bir yarasa daha var.
Kelelawar, menurut saya, menggunakan warna seperti merah dan biru, sebagai label internal, untuk beberapa aspek penting dari gaung -- mungkin tekstur akustik dari permukaan, berambut atau halus, dsb, lewat cara yang sama seperti burung layang-layang, atau kita, menggunakan warna tampak -- tingkat merah dan biru, dan lainnya -- untuk mengenali gelombang cahaya panjang atau pendek.
Yarasaların, ekoları kullanışlı şekilde etiketlemek için, algıladıkları renk tonlarını kullanıyor olduklarını da ortaya atmıştım, -- bunlar belki yüzeylerin akustik dokuları; tüylü, pürüzsüz gibi -- aynen kırlangıçların ve tabi bizim algıladığımız renk tonlarını -- kırmızılık ve mavilik gibi -- ışığın uzun ve kısa dalga boylarını etiketlemekte kullanışımız gibi.

Endonezya öğrenelim

Artık kelelawar'ün Endonezya içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Endonezya içinde arayabilirsiniz.

Endonezya hakkında bilginiz var mı

Endonezyaca, Endonezya'nın resmi dilidir. Endonezya dili, 1945'te Endonezya'nın bağımsızlık ilanıyla resmen tanımlanmış standart bir Malay dilidir. Malayca ve Endonezyaca hâlâ oldukça benzerdir. Endonezya dünyanın en kalabalık dördüncü ülkesidir. Endonezyalıların çoğunluğu, neredeyse %100'lük bir oranla akıcı Endonezyaca konuşur ve bu da onu dünyanın en yaygın konuşulan dillerinden biri haline getirir.